Yüksek tansiyonlu organlar tarafından hedef alınır, Kolesterolün Sebep Olduğu Hastalıklar ve Tedavisi

Genel Tanıtım Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon, kalpten vücuda taşınan kanın atardamar duvarlarına uyguladığı kuvvetin, kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarına neden olabilecek kadar yüksek olduğu yaygın bir tıbbi duruma verilen isimdir.
Hipertansiyon aynı zamanda yüksek tansiyon adıyla da bilinir. Normal şartlar altında tansiyon, yani damar çeperlerine uygulanan kan basıncı, hem bireyin kalbinin pompaladığı kan miktarına hem de atardamarlar veya toplardamarlardaki kan akışına karşı gösterilen direnç miktarına göre belirlenir. Kalp atarken ölçülen tansiyon değerine sistolik, kalp yumuşadığında ölçülen tansiyon değerine ise diyastolik adı verilir.
Kalp ne kadar çok kan pompalarsa ve atardamarlar ne kadar dar olursa, bireyin tansiyon değeri o kadar yüksek olur.
Önemi; hedef organlar olan kalp, damarlar, beyin, böbrek ve gözlerin etkilenmesi sonucunda inme, kalp krizi, periferik damar hastalıkları, kronik böbrek hastalığı ve görme kayıpları gibi pek çok organ hasarına yol açabilmesinden kaynaklanır. Hipertansiyonun nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte; pek çok risk faktörü tanımlanmıştır. En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri; böbrek hastalıkları, böbreküstü bezinden fazla hormon salgılanması, böbrek dokusu ve atardamarlarını tutan hastalıklar, tiroid ve paratiroid bezi hastalıkları, aortun kalpten çıktığı bölgedeki darlık ve ilaçlardır.
Kardiyovasküler hastalık riski altında bulunmayan ve 18 yaş üstünde olan bireyler için istirahat anında sistolik değer en fazla mmHg, ya da 12, diyastolik değer ise en yüksek 80 mmHg, ya da 8 olmalıdır.
Bu değerlerin üzerindeki sonuçlar ilk aşamada öncül hipertansiyon olarak kabul edilir. Hastalık riski altında bulunan bireylerde ise bu değer mmHg olarak kabul edilir.
Bireyler hiçbir belirti göstermeden uzun yıllar boyunca hipertansiyona sahip olabilir. Herhangi bir semptom olmasa bile, hipertansiyon kan damarlarında ve kalpte tespit edilebilir hasar oluşturmaya devam eder. Kontrolsüz hipertansiyon, kalp krizi ve felç gibi ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkma riskini artırır. Hipertansiyon genellikle ilerleyen yaşla gelişir ve sonunda neredeyse her insanı etkiler.
Hipertansiyon organ hasarına neden olmadan belirti vermiyor
Ancak hipertansiyon kolaylıkla tespit edilebilir bir durumdur ve varlığı saptandıktan sonra kontrol edilmesi için çeşitli yöntemler mevcuttur.
Nedenleri Hipertansiyon Neden Olur? Tanımlanabilir nedeni olmayan bu hipertansiyon türüne birincil primer hipertansiyon adı verilir.
Bu tür hipertansiyon, zaman içerisinde kademeli olarak gelişme eğilimindedir. Daha nadir bazı vakalarda ise hipertansiyon altta yatan tıbbi bir durumdan kaynaklanır. İkincil hipertansiyon olarak adlandırılan bu tür hipertansiyon, aniden ortaya çıkma eğilimindedir ve birincil hipertansiyon türünden daha yüksek tansiyon değerlerine neden olur.
Bu duruma neden olan tıbbi durumlar ve ilaçlar arasında böbrek sorunları, böbreküstü bezi tümörleri, kan damarlarında doğuştan gelen kusurlar, obstrüktif uyku apnesi, ve tiroid sorunları ile doğum kontrol hapları, soğuk algınlığı ilaçları gibi bazı ilaçlar, dekonjestanlar, reçetesiz satılan ağrı kesiciler, bazı reçeteli ilaçlar, ya da kokain ve amfetamin gibi yasadışı uyuşturucular sayılır. İlerleyen yaşla birlikte hipertansiyon riski artar.
Yaklaşık 64 yaşına kadar erkeklerde hipertansiyon görülmesi daha yaygınken, 65 yaşından yüksek tansiyonlu organlar tarafından hedef alınır kadınların hipertansiyon geliştirmesi daha sık görülür.
Fındık, tuzsuz yerfıstığı, badem, ceviz günde en fazla bir avuç Tuzsuz leblebi, Antep fıstığı, hint fıstığı Diğer kuruyemişler Her türlü baharat, sirke, limon, sarımsak Az yağlı salata sosları, ketçap, hardal Tuz, hazır salata sosları, mayonez İçecekler Su, çay, bitki ve meyve çayları, taze sıkılmış sebze ve meyve suları Kahve, light meşrubatlar, 0 sebze ve meyve suları, sade maden suyu Şeker içeren tüm meşrubatlar, asitli ve meyve aromalı içecekler İlaçsız Hipertansiyon Tedavisi Yaşam tarzı değişikliği, tuz alımının kısıtlanması, ideal kiloya ulaşma, fizik aktivite artışı, sigarayı bırakmak, aşırı alkol tüketimini önlemek, diyeti düzenlemek, sık sık günde öğün ama az miktarda yemek yemek, potasyumdan kalsiyumdan zengin besinler tüketmek, doymuş yağdan fakir diyet almak ilaç dışındaki tedavi yöntemlerinin temel prensipleridir. İlaçsız tedavilerin tansiyonu düşürme oranları ise şu şekildedir: Kilo verme: mmHg sistolik Sebze-meyve ağırlıklı beslenme: 8- 14 mmHg sistolik Tuz kısıtlama: mmHg sistolik Fizik aktivite: mmHg sistolik Alkol alımını kısıtlama: mmHg sistolik Doktora danışmadan ilaç kullanımına ara vermek, dozlarını değiştirmek ciddi sorunlara yok açabilir. İlaçlar doktor tarafından belirtilen zaman dilimlerinde ve önerilen dozlarda kullanılmalıdır.
Hipertansiyon özellikle Afrika kökenli insanlar arasında daha yaygındır ve genellikle diğer kıtalardan gelen bireylerde olduğundan daha erken yaşta gelişir. Yüksek tansiyona bağlı felç, kalp krizi ve böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlar da Afrika kökenli insanlarda daha yaygındır.
Dash Diyeti
Benzer şekilde hipertansiyon kalıtsal olarak aynı ailede ortaya çıkma eğilimi gösterir. Fazla kilolar, bireyin dokularına dokularına oksijen ve besin sağlanması için aynı oranda fazla kan gerektirir.
Damarlarında dolaşan kan hacmi arttıkça, hipertansiyonu olan insanlar kuşburnu içebilir duvarlarındaki basınç da artar. Hareketsiz, durağan bir hayat tarzı yaşayan bireylerin kalpleri genelde daha hızlı atar.
Bireyin nabzı ne kadar hızlı atarsa, kalp her kasılmada o kadar çok çalışır ve atardamarların üzerindeki kuvvet o kadar fazla olur. Beslenme sürecinde fazla tuz ve sodyum alınması vücudun tuttuğu sıvı miktarını, dolayısı ile tansiyonu artırır.
Benzer şekilde diyette potasyumun az olması da sorun yaratır. Potasyum, hücrelereki sodyum miktarını dengelemeye yardımcı olur. Potasyum azlığı, kanda çok fazla sodyum birikmesine neden olabilir. Sigara içmek veya tütün çiğnemek sadece tansiyonu geçici olarak yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda tütünde bulunan kimyasallar dolaşım sistemine akciğerler üzerinden geçtikten sonra damarların çeperlerinin iç kaplamasına zarar verebilir.
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
Bu, zaman içinde damarların daralmasına ve kalp hastalığı riskinin artmasına neden olabilir. Başkasının içtiği sigaranın dumanı da bireyin kalp hastalığı riskini artırır.
Aşırı alkol tüketimi zaman içerisinde kalbe zarar verebilir. Sağlıklı yetişkinlerde kadınlar için günde bir kadeh, erkekler için iki kadehten fazlası bireyin tansiyonunu etkileyebilir. Yüksek düzeyde stres, bireyin tansiyon değerlerinde geçici bir artışa neden olabilir.
Stresle başa çıkmak için fazla yemeğe yönelmek ya da yüksek tansiyonlu organlar tarafından hedef alınır ve tütün ürünlerini kullanmak, hipertansiyon riskini artırabilir. Böbrek hastalığıdiyabet veya uyku apnesi gibi bir takım kronik tıbbi durumlar bireyde hipertansiyon gelişmesi riskini artırabilir.
Kan Basıncını Kontrol Altına Almaya Engel Olan Durumlar Nelerdir?
Bazı vakalarda hamileliğin hipertansiyona yol açtığı gözlemlenmiştir. Hipertansiyon en yaygın olarak yetişkinler arasında görülse bile, çocuklar da risk altında olabilirler.
Çocuklarda görülen hipertansiyon vakaları çoğunlukla böbrekler veya kalp ile ilgili sorunlardan kaynaklanır. Ancak sağlıksız beslenme, obezite ve egzersiz eksikliği gibi kötü yaşam tarzı alışkanlıkları daha fazla çocukta hipertansiyon görülmesine yol açmaktadır. Hipertansiyon nedeniyle damarların duvarlarında oluşan aşırı basınç, organların yanı sıra kan damarlarına da zarar verebilir. Tansiyonun değeri ne kadar yükselirse ve durum ne kadar uzun süre devam ederse, hasar o kadar büyük olur.
Kontrolsüz hipertansiyonun ortaya çıkardığı komplikasyonlar arasında öncelikle arterlerin sertleşmesi ve kalınlaşması olarak tanımlanan ateroskleroz vardır.
Ülkemizdeki 15 milyon hipertansiyon hastasının yaklaşık yarısı kan basıncının yüksek olduğunun farkında olmadan yaşantısını sürdürmeye devam ediyor. Bu 15 milyon hastadan yaklaşık 10 milyonu ise kan basıncını kontrol ettirmiyor.
Ateroskleroz kalp krizi, felç veya diğer komplikasyonlara yol açabilir. Artan kan basıncı, kan damarlarının zayıflamasına ve şişmesine yol açarak bir anevrizma, yani damar duvarında bir baloncuk oluşturabilir.
Bir anevrizma patlarsa yaşamı tehdit eden bir iç kanamaya neden olabilir.