Kırmızı şarap ve kalp sağlığı efsanesi
Kalp krizi geçirme riski en yüksek olanlar kim? Bir fıkra bilimsel saha çalışmalarının sonuçlarının değerlendirilmesi konusundaki görüşüme çok güzel bir örnek teşkil ediyor Prof. Fıkra tamamen bilimsel gerçeklere dayanıyor: Herkesin artık bildiği gerçek dengeli beslenmek, az yağlı yemek, kırmızı şarap tüketmek kalp ve damar sağlığı bakımından son derece önemli.
O zamandan beri insanlar domates ve etkili bileşeni likopeni, üzüm çekirdeği ve etkili bileşeni resveratrolü, yeşil çay ve etkili bileşeni epigallokateşin gallatı sağlıklı bir yaşam için kurtarıcı olarak görüyor.
Antioksidanlar bakımından zengin ama yağ bakımından fakir bir diyet, kırmızı şarap ve egzersiz uzun sağlıklı bir yaşamın anahtarı. Acaba bunları yaparsak kalp ve damar sağlığımızı koruyabilir miyiz? Bu konuyu irdelemek için isterseniz şimdiye kadar yayınlanmış bilimsel saha çalışmalarının sonuçlarını değerlendirelim.
Bu araştırmaya göre, fazladan bir bardak şarap, yaşamınızın bir gününden 30 dakikayı kısaltıyor. Bu her akşam bir bardak şarap içerek kalbini koruyacağını düşünenler için çok önemli: 40 yaşındaki bir kişinin haftada gramdan fazla alkol tüketmesi, dört yıl kadar daha az bir yaşam beklentisine neden oluyor.
Bulgu 1- Japonlar çok az yağlı yiyecekler tüketirler, İngiliz ve Amerikalılardan daha az kalp krizi geçirirler. Bulgu 2- Meksikalılar çok yağlı yiyecekler tüketirler, İngiliz ve Amerikalılardan daha az kalp krizi geçirirler.
Bulgu 3- Japonlar çok az kırmızı şarap tüketirler, İngiliz ve Amerikalılardan daha az kalp krizi geçirirler. Bulgu 4- İtalyanlar da, Fransızlar da yüksek ölçüde kırmızı şarap tüketirler, Kırmızı şarap ve kalp sağlığı efsanesi ve Amerikalılardan daha az kalp krizi geçirirler.
1. Kalp hastalıklarıyla mücadele eder
Bulgu 5- Almanlar çok yüksek miktarda bira, sosis ve yağlı yiyecekler tüketirler, İngiliz ve Amerikalılardan daha az kalp krizi geçirirler. Yukarıdaki beş çalışmanın bulgularını bilimsel olarak değerlendirirsek; SONUÇ: İstediğiniz herşeyi yiyebilir ve içebilirsiniz. Hiç bir önemi yok.
Gerçek bilimsel bulguların değerlendirilmesi ile ortaya çıkan bilimsel gerçek bir fıkra gibi değil mi? Bilmeyenler için tekrarlayalım.
Pire masaya vurulduğunda sıçrayacak şekilde eğitilir. Pire her masaya vurulduğunda sıçrar. Ardından bir bacağı koparılıp tekrar masaya vurulduğunda yine sıçrar, bir bacak daha, yine sıçrar, üçüncü bacağı da koparıldığında artık pire sıçrayamaz.
Bilimsel çalışmalarda esas olan bakış açısının iyi seçilmesi ve yorumlanmasıdır.
Şarap kalmadıysa Japon sakesi. Güçlü hafıza için bira. Yeşilaycı'ysanız çikolata. Çay zaten malum, kalp dostu. Ama azı karar, çoğu zarar.
Ayrıca doğru yöntemlerin seçilmesi son derece önemli. Bir gazetede salça ve ketçap firmalarının artık ürünlerini antioksidan etkiyi ön plana alarak pazarlamayı ilaç gibi planladıkları şeklinde bir haber yer alıyordu.
Burada bir hususu önemle belirtmek tabii ki yüksek tansiyon. Eğer çalışma tasarımını likopen taşıyan ilaçlar kullanarak yapıyorsanız, burada da ilacın kalitesi önemli. Mesela, likopenin cis ve trans iki kimyasal izomerinin çözünürlükleri farklı, dolayısıyla hazırlanan ürünün ağızdan alındığında iyi bir emilim gösterecek şekilde formüle edilmesi gerekiyor.
Deneyde kullanılan likopen ilacı yeterli kalitede değilse alınacak sonuçlar da farklı olacaktır.
